Seçimlerin yarattığı şaşkınlık, sevinç gibi davranışsal etkilerin sıcaklığını yaşarken şimdi de “Ramazan Bayramı” kapıda.
Bayramlar, kutlanma sebepleri ve fıtratları gereğince sevinç, barış ve gurur içeren günlerdir.
Ama tüm deprem bölgesi ve özellikle Adıyaman son üç bayramı çok buruk, üzüntü içeren bir ruh haliyle idrak ediyor.
Bayramı, mezarlıkta, orada yatanlarla kutluyorlar…
Depremde kaybedilen canların anıları, acıları daha çok taze onlara dini vecibelerin gerektirdiği ritüeller bile uygulanamadı.
Arife günü ve bayram sabahında mezarlık dolup taşacak, dualar okunacak, gözyaşları sel olup akacak.
Yitirdiğimiz canlar olmadan bayram kutlamak olanaklı değil elbette.
Yaşanan ekonomik sorunlar, insanların içine düştüğü yoksulluk da bayramlara ayrı bir burukluk katıyor. Birçok insan misafirine ikram edecek şekeri bile alamaz durumdu; oysa herkes bilir ki Ramazan Bayramının öteki adı “şeker Bayramıdır.”
Bu bayramı çocuk olarak idrak edenler, anılarına, “şeker bile yiyemedikleri” bayram olarak kaydedeceklerdir.
Zor zamanlardan geçiyoruz!
Bir yanda taptaze olan acılarımız, yitirdiğimiz canlara olan özlemimiz öte yanda yaşanan ekonomik darboğaz ve yoksulluk…
Her şeye rağmen bayramınız kutlu olsun.