İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastığı günden bu yana kendi varoluşunun peşine düşmüştür. Kendisini ve doğasını tanımak için arayış içerisine girmiştir. Bu arayışları gün geçtikçe çoğalmış ve merak güdüsü ile sonsuzluğun bilinmezliği içerisine girmiştir.
Ağaç kovuklarından mağaralara taşınan hayatlar arayışın bununla son bulmayacağını göstermiştir. Avcılık ve toplayıcılıkla beslenen insanlar doğayı tanımış pençesiz, kürksüz haldeyken akıl yetisini kullanarak bütün hayvanlardan üstün bir noktaya gelmiştir.
Düşünme eğilimi yani aklın kullanma becerisini gösteren insanoğlu tekerleği icat ederek tarihin en büyük buluşunu gerçekleştirmiştir.
Çünkü bir yerden başka bir yere hareket etmek daha kolay hale gelmiştir. Bu nedenle ki mağara için sınırlı olan yaşam dünyanın dört bir tarafına yayılmıştır. Bu yayılma sonucunda farklı hayvan türleriyle karşılaşmış ve bu hayvanların evcilleştirerek, yararlanmasını sağlamıştır. Tabi bununla sınırlı kalınmamıştır. Farklı iklimlere uyup doğanın sert yapısı ve bununla diğer faktörlerle birlikte yerleşik hayatta geçmiştir.
Kent kültürün oluşması ve farklı renk dil, din, ırkların bir arada yaşıyor olması büyük sorunlar beraberinde getirmiştir. İnsanların birbirlerini kabullenişi ve kabullenmesi zorlaşmıştır. Antik çağdan bu yana toplumsal yaşam ortaya çıkan soruları akıl yetisiyle çözümlemişlerdir. Ancak günümüzde ‘’akıl tutulması ‘’ söz konusudur. Yani yeryüzüne ayak bastığımız günden bu yana kullandığımız akıl işlevsiz kalmıştır. Kant’ın dediği gibi akıllımızı kullanma cesaretini göstermeliyiz.
Geldiğimiz noktada aklı kullanma cesaretimizin olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü özgür düşüncenin önünde gerek yasal, gerek toplumsal engeller ve dinsel engeller devam etmektir. Özellikle Avrupa tarihinde etkili olan dini faktörler şimdi bizim toplumsal yapımızda engel teşkil etmektedir. Oysaki İslam Dini özgür düşünceyi, iradeyi savunan normlarla doludur. Ancak toplumsal anlamda cemaat kültürünü aşamadığımız bir gerçektir. Bu cemaatleşme dini motiflerle toplumsal yaşam üzerinde baskı kurmaktadır. Cemaat anlayışı siyaset ve politika üzerinden toplumsal geleceğe de kendi kuralları anlayışıyla yön vermektedir.
Günümüzde cemaat anlayışın yaygınlaşması çıkarcı kesimler tarafından kullanılmaktadır. Toplumsal düzenin sağlamasında etkili olan insanların huzurunu ve inançlarını koruyan cemaatlerinde, itibarını zedelemiştir. Bu zedelenme farklı inançların farklı dini kesimlerinde, İslam dinine bakışını olumsuz yönde etkiler duruma gelmiştir.
Cemaatleşme anlayışında noksan olan bağlı kişilerin liderlerinin ideolojik yapısını taşıması ve onların direktifinde hareket etmesidir. Bu da baş ne düşünüyorsa kuyrukta aynısını yapmakta,kendinden habersiz bir şekilde...
İnançlarımızı başkalarının yoruma ve emellerine alet etmiyelim ortak akıl ile hareket edelim.