Kendinizi güzel bir Akdeniz kasabasında hayal edin. Denizin mis gibi iyot koktuğu kuşların cıvıl cıvıl öttüğü, görkemli dağların güneşle dans ettiği bir kasabada. Doğa tüm ihtişamıyla önünüze serilmiş haldeyken sizin cam bir fanusun içinde gözlerinizin ve kulaklarınızın kapalı olduğunu tüm bu güzelliklerle bağlantınızın koptuğunu varsayın.
Dokunup, göremiyorsun, koklayamıyor ve hissedemiyorsun. Karşımda güller var kokluyorum kokusunu alamıyorum. O gülle, çiçekle, kediyle her neyse onunla bağlantı kuramıyorum. İşte benim için boşluk hissi budur. Bahsettiğim durum duygusuzluk değil o patolojiktir bu hissedememe , ne iyiyi ne kötüyü- ne acıyı ne sevinçleri
Ya da pili bitmiş bir saat gibi düşünebiliriz... Fonksiyonsuz, enerjiden noksan sadece duvarda asılı duran bir saat gibi.
Böyle zamanlar da önce bir durun, burada bir problem var. Neden yüzüne fazladan 5 ml botoks yapılmış gibi tepkisizsin (Ölçüsünde botoksu severiz