2020 Yılındaki covid süreciyle hepimizin daha fazla kullanmaya başladığı bir kelime girdi hayatımıza ‘normalleşmek’ Bu kelime, pandemi koşullarının normale dönmesini veya olağan koşullara geri dönülmesini ifade etmek için kullanıldı. Ancak normalleşme kavramı birçok dinamiği içinde barındırır ve her birey için farklı anlamlar taşır.
Peki hangi dinamikleri içinde barındırıyordu bu normalleşebilmek? Yoksa herkesin Normali kendine miydi? Hayat görüşünüze göre değişe dursun tanımlar ben size beni ilgilendiren Normalleşmeyi anlatayım;
İşim duygularla olunca NORMAL’im de duygularımızı kapsıyor. İnsan insanı öyle bir noktaya getirdi ki insan dediğimiz bi çare bizler kendimizi normalleştirmek istiyoruz. Duygularımızı, hissettiklerimizi, neyi isteyip- istemediğimizi...Her insan birbirinden farklı deneyimler, duygular, düşünceler yaşar bazı durumlarda insan kendini normalleştirme ve kabul görme ya da kabul etme ihtiyacı hisseder. Bu durum bazen, başkalarının beklentilerine uyma veya kendini başkalarıyla karşılaştırma dürtüsünden kaynaklanan bir normalleşme ve kabul görme ihtiyacı olarak ortaya çıkar.
Ancak, insan gibi karmaşık bir varlık için "normal" veya "kabul edilebilir" olarak algılanabilecek bir standart yoktur. Her birimizin kendine özgü deneyimleri, değerleri ve en önemlisi duyguları vardır. Önemli olan, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve başkalarının beklentilerine uymaya çalışmak yerine kendi değerlerimize ve ihtiyaçlarımıza odaklanmaktır.
Bunu başarabilmek için, durup sakinleşmeli ve kendimize sormalıyız: "Benim benzersiz ruhumun ihtiyacı ne?"
Kendimizi kabul etmek ve normalleştirmek, toplumun kurallarını hiçe saymak veya her istediğimizi yapmak anlamına gelmez. Tam aksine, kendi değerlerimize ve ihtiyaçlarımıza odaklanmayı, başkalarının beklentilerine uyma baskısı altında kalmadan kendi doğrularımızı yaşamayı içerir.
Elbette toplumda yaşarken kabul edilebilir davranışlar, kurallar ve değerler vardır. Bu, insanlar arasında uyum ve işbirliğini sağlamak için önemlidir. Ancak, her bireyin bireysel farklılıkları olduğunu ve kendi değerlerine saygı duyulması gerektiğini unutmamak önemlidir.
Kendimizi kabul etmek, başkalarının beklentilerini karşılama amacı gütmek yerine kendi iç sesimizi dinlemeyi, kendi değerlerimize ve ihtiyaçlarımıza uygun bir şekilde yaşamayı ifade eder. Bu, başkalarını incitmeden, etik değerlere bağlı kalarak ve toplumun kurallarını dikkate alarak gerçekleştirilir.
Özetle, sevgili dostlar, kendimizi kabul etmek ve normalleşmek, kendi doğrularımıza sadık kalmayı, başkalarının beklentilerine uymak için zorlamamayı ve kendi değerlerimizle uyumlu bir şekilde yaşamayı içerir. Bu, sağlıklı bir benlik saygısı ve mutluluk için önemli bir adımdır.
Her birimizin kendine özgü deneyimleri, duyguları ve değerleri vardır. İçsel yolculuğumuzda kendimizi tanıyarak, duygusal ihtiyaçlarımızı ve değerlerimizi belirleyerek başkalarının beklentileri yerine kendi yolculuğumuza odaklanabiliriz. Böylece, kendi benliğimizi gerçekleştirirken aynı zamanda toplumla uyumlu bir şekilde yaşayabiliriz.
Unutmayalım ki, her birimiz benzersiziz ve kendimizi kabul etmek, normalleştirmek ve kendi değerlerimize sadık kalmak için gereken cesareti içimizde bulunduruyoruz. İçimizdeki bu gücü keşfederek, kendi yolumuzda ilerleyebilir ve kendimize mutlu, anlamlı bir yaşam inşa edebiliriz.