Bugünkü son durağımız Türkiye Petrolleri Ortaokulunun bahçesinde depremin ilk günlerinden okullar açılıncaya kadar on binlerce mağdur vatandaşımıza hizmet veren Saadet Aşevi'ydi.
Tam bürodan çıkmış birkaç arkadaşla görüştükten sonra eve gitmek üzere yola koyulmuştum ki Haşim Asnuk başkanımızı aradım. Nerede olduklarını sordum. Abuzer Turhan hocamız ve birkaç arkadaşla birlikte Türkiye Petrolleri Ortaokulunun bahçesinde olduklarını söylediler. Toplantı, karar alma sevk ve idare amaçlı kullandıkları iki konteyneri, çamaşırhane ve mescit olarak kullandıkları iki çadırı taşımak için tır ve vinç beklediklerini söyleyince birden eve gitmekten vazgeçtim.
O ayrılık anına tanıklık etmek istedim. Hani insan sevdiğinden ayrılır da bir türlü vedalaşamaz ya gerçekten o iki konteyner ve çadırlar bizim için birer sığınaktan öte birer arkadaş olmuşlardı.
Okulun bahçesinde kepçenin ve tırın gelmesini beklerken epey bir sohbet ettik.
O dondurucu soğuklar, o enkazdan çıkıp çorba kuyruğunda bekleyen vatandaşlar, O 3000 kişilik kapalı mekana sahip çadırın kurulması, İstanbul'dan Bursa'dan İnegöl'den Kayseri'den Şanlıurfa'dan Diyarbakır'dan Siverek'ten ve daha Türkiye'nin birçok değişik bölgesinden gelip günlerce haftalarca gönüllü çalışan arkadaşlar, geceleri yakılan ateşler, dağıtılan eldivenler çoraplar giysiler odun ve kömür sobaları ve daha birçok hüzünlü hatıra bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden.
Vinç operatörü ve tır sürücüsü için taşıdıkları sadece iki çadır ve iki konteynerdi. Bizim içinse onlar on binlerce insanın en zor günlerinde bir nebze de olsa yaralarına merhem olan ve bütün yaşadıklarımızı tanıklık eden ağzı var dili yok şehrin halet-i ruhiyesiydi...
Başta Haşim Başkan olmak üzere o çadırların kurulmasında o yemekhanenin faaliyete geçmesinde ve faaliyetinin devam etmesi için emeği geçen herkese şehrimde yaşayan insanlar adına teşekkür ediyorum...
Rabbim bizi bir daha aş ve çorba kuyruklarına ve uzaklardan gelecek bir somun ekmeğine ve bir şişe suya ve bir çoraba ve bir battaniyeye muhtaç etmesin ve bizi karanlıklarda ve korkunç sarsıntılarda çığlık çığlığa çoluk çocuğumuza ulaşmak istiyorken çaresiz bırakmasın ve güzel insanları başımızdan eksik etmesin.
Orada bulunduk, gelen giden birçok arkadaşla hasbıhal ettik. Kalplerini kırmışsak, geçmişse bize bir hakları helal etsinler....