(Enkazın altında donup/Kalan Can-U Cananlar)

..!?

Can dediğin (Canlarda) hiç,(can)kaldı mı ki -canım;

Bir (Zemheri Ayazında)Çöktü(Can’a) bu KADER,

Cem olmaya hangi (CANDA) bir(CAN) kaldı Cananım;

Ateş düştü(BAŞIMIZA),olduk, (Candan) DERBEDER..!

Bir (ALTI ŞUBAT) şafağı doğdu (DEPREM) Gazabı;

Kimimiz (AVAZ'DA) kaldık, Kimimiz de NEFESSİZ!

Üstümüze(Kar/Borandan),yağdı (GÖĞÜN)Azabı;

Kimimiz(Enkaz'da) kaldı,Kimimiz de KEFENSİZ.!

Seslendik(ARŞ-U ALAYA) Kimse (duymadı )Bizi;

Ne ettik ki (BİZE) verdin,bu (İBRETİ)Ya RÂBBİ!?

Şüphesiz ki (SEN) bilirsin,  şu (ZALİM) Nefsimizi;

Ki (DEPREME) düçar ettin! (BİZİ) Böyle HÂRABİ.

Şüphe yok ki (HİKMETİNDEN)asla (SUAL)olunmaz;

(DUA) Vakti (DİLİMİZ’E) dolandı (HAKKELAMI);

 Bir (SANCI) ki(GÜNAHIMIZ) (ACISI) unutulmaz; 

(Yüzümüz) kara (ALLAHIM) yayamadık (SELAMI.!) 

Sanki kabz oldu (RUHUMUZ), titredi BEDENİMİZ;

Elbet (TAKDİRE) bigane elbet (TEDBİRDEN) Gafil,

Çalkalandı (ŞUURUMUZ),Toprak koktu TENİMİZ;

Kalakaldık (KENDİMİZDE) Kör/Sağır-Küt Ve Cahil;

Elbet (TAKDİRİ) Sendendir,(TEDBİRİ)Kullarından;

Gaflete düştük (ALLÂHIM), Kerem eyle- Lütfeyle.!

Emin eyle bu (Dünyanın) sarp/ÇIKMAZ Yollarından;

Sunduk (HAMD-U ŞÜKRÜMÜZÜ)Tövbemizle-Affeyle

(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri-14 HAZİRAN 2023/KIBRIS)

NOT/1;

Bu ADİYAMAN ŞİİRİNİ,(HACI BAL) Kardeşimin dün(CÂN üstüne)yaptığı paylaşımından ilham alarak cevap verdiğim (1.DÖRTLÜKTEN)sonra ADIYAMAN’IN (06 Şubat 2023’te) Muhatap olduğu “DEPREM” gerçeğiyle de Yüzleştirip geliştirerek yazdık..

NOT/2;

Bu nedenle!

Biz bu (ADIYAMAN ŞİİRİNİ),aynı zamanda birer (SÂZENDAN Ve HÂNENDAN)olan değerli can AŞIK/SANATÇI Kardeşlerim;HÜSEYİN HANOL Ve HACI BAL Dostlarıma (İTHÂF) ediyoruz..

NOT/3;

Haydi Hacı BAL Kardeş,Hüseyin HANOL can ile Alın Sazı elinize;Dilerim ki bu (ŞİİRİ) Irgat/KENT ADIYAMAN'A UYGUN (bir DÜET şeklinde) İkiniz biraz kafa yorduktan sonra-birlikte hem çalar, hem de söylersiniz-Haydi kolay gelsin.. Selâm Ve Sevgiyle..

BİR DİN(İ)DAR MÜNAFIKLIK SENDROMU..

Galiba! MÜNAFIKLIK illeti kanımıza/RUHUMUZA kadar işlemiştir ki DİN(İ)DARIMIZ Zalim Ve Vicdansız, DİNSİZİMİZ kaskatı Gamsız Ve Duyarsızdır,ki elbet;DİNİ bütün (Sözde) Mümin DİNDARIMIZ da her bir şeye İlgisiz Ve Alakasızdır, Ne etsek bilmem ki.!?

RİYAKARLIK  ÜSTÜNE BİR KAÇ SÖZ..!                                                                                                  (İnsanların-Ellerim kırılsaydı-OY vermeseydim-Riyakarlığı)

Bilmem ki! “Huyumuzdan mı-suyumuzdan mı, yoksa genetik/İRSİ bozukluğumuzdan mı?”

Bizzat “Akılsızlığımızla/Gafletimizle-hıyanet ve Hinliğimizle”,kendi “Ellerimizle”gönülden isteyerek-bir fayda ve yarar umarak “Aşkla/Şevkle-İştiyakla” , canımızı ortaya koyarak yaptığımız bir (iş, duruş ve eylemi), arz ve talebimize aykırı geliştiğini fark edip anladığımız an hemen-Sanki onunla hiç bir irtibatımız,ilgi, alakamız,irtibatımız, vebalimiz GÜNAHIMIZ asla hiç yokmuş gibi birden ciddileşerek en masumiyet pozumuza geçer ve “HEFT” renkli/ipekli en mazlum ve mağdurluk MASKEMİZİ takınarak ve can havliyle MİLLETÇE;Hep bir ağızdan Keşke “ELLERİM KIRILSAYDI” da bu işe asla kata hiç bulaşmasaydım(!)nidamızdan yükselen yürek yakıcı “NEDAMETİMİZİN” en lirik/trajik seremonisi eşliğinde gün görmemiş bir “RİYAKARLIK SEREMONİSİNİ” hiddetimizle beraber terennüm ederek “CÜMLE ALEME” duyurmaya başlarız..

Elbet! Bu iş,SİYASET ALANINDA daha bir üst perdeden yüksek bir naz-u cilve eşliğinde sitem/nedamet karışık bir refleksle terennüm ettirilir ki-Sanıyorum  Bununla da asıl amaç; Şikayetçinin,Siyasetçilere sesini daha bir gür-uyarıcı/caydırıcı şekilde duyurmasıdır..

Bu manada! Büyüklerimiz boşuna dememiş-Bir bildikleri var ki,MİLLETİMİZE dair kadim ve özlü olan “BİZ BİZE BENZERİZ” gibi yerinde anlamlı bir “TESPİT,TEŞHİS VE TEDBİR“ deyimini;Günü geldiğinde üstünde düşünelim diye bir “NUSH-U NASİHA” şeklinde dillendirerek-Gerilerinde Bize bir “İBRET” olarak“MİRAS” bırakmışlar..

Bırakmışlar lakin.. Ona bakan, okuyan,anlayan,dinleyen,öğrenen ve uygulayan-KİM Var ki!? 

Yok elbet! Bakan,anlayan,dinleyen galiba pek yoktur ki;Aynı “TERANELER” her gün dozu biraz daha da artarak-ÜLKEMİZDE Ve ADIYAMAN!DA sıklıkla terennüm ediliyor hala..

Mesela!Konyalı Çiftçi “ELLERİM KIRILSAYDI” diyor;Konya Ovasına Nedametini seriyor.Diyarbakırlı Karpuzcu “ELLERİM KIRILSAYDI” diyor;Karpuz/Kavun MARKETTE dilim-dilim satılıyor ama,tarlada “Kelepir/KELEK” diye şekva ederek Dertlenip/Delleniyor..

-Niğdeli,Nevşehirli,Kırşehirli Patatesçi,Tokatlı, Amasyalı,Çorumlu Şeker Pancarı Ekicisi dertli “ELLERİM KIRILSAYDI” diyor;Patates para etmiyor,Fabrikalarımız kapandı “PANCAR” elimizde kaldı diye-çaresiz nazarlarla hayıflanıyor..

-İstanbul’da Ucuz Ekmek kuyruğunda bekleyen vatandaş,öfkeden ziyade duygusal hisli bir üzüntüyle; Ak partiliyim pişmanım “ELLERİM KIRILSAYDI” oy vermeseydim diye kendi kendine-söylenip/duruyor..

-Erzurumlu Dadaşlar bile “KAHVELERDE” hayıflanarak “ELLERİM KIRILSAYDI” da “OY” vermeseydim diyerek-Gözlerini Palandökene dikip/gezdiriyormuş..

Ancak! Sanıyorum ki “06/ŞUBAT ASRIN DEPREMİNDE Yerle Yeksan olarak kalan Adıyamanlı,Urfalı,Antakyalı,Maraşlıçiftçi ya da esnafın fazla bir derdi ve tasası yok,ki “ELLERİM KIRILSAYDI” teranesine fazla ilgi göstermiyor ya da varsa da ben pek duymadım, bu manada; Galiba Karadeniz Ve Ege İnsanının da sırtı pek,karnı tok ki “ELLERİNİ” kırdırmıyor,belki (Zengin birer bölge olarak) önceden kırmış/atmış da olabilir ki böyle rahatlar..

Hani!

Bir basın mensubu olarak zaman-zaman bazı “VİDEOLAR” izliyoruz..

Videoların,Doğru yada yanlış,kasıtlı ya da kasıtlı, taraflı ya da tarafsız,hangi siyasal ya da sosyal kaygılarla hazırlandığını bilemem, ancak;Her fikir ve düşünceden, her toplumsal kültürel katmandan, her renk ve desenden izlediğim Videolarda ana tema sanki sadece “HAYAT PAHALILIĞI” üstüne kurgulanmış,herkesin tek derdi varsa/yoksa illaki de “ENFLASYON” sanki.. Ancak,İNSANIMIZIN Özel lüks bilmem kaç bin beygir/Motor gücündeki aracından inmeye de pek istekli değil;Her gün yukarı doğru-doğrusal bir limitle kuruş-kuruş artan “AKARYAKIT” zammına rağmen!?

Yani!Her şeye rağmen “HAYAT” devam ediyor ve elbet devam etmeli de-zira;Bu Toplum şimdiye kadar-Alnının teriyle hangi badirelerden geçmedi ki..

Evet!Ülkedeki “HAYAT” Pahalılığına rağmen, kimi insanların yukarı doğru yükselen bir Trend ve hevesle “Yatları,Katları,Tekneleriyle” beraber; Asla vazgeçilmez çok alımlı Lüks/Tatlı bir “HAYAT” yaşadıkları da elbet “HAYATIN” başka acı bir yüzü..

Elbet! “Zenginlik,Varlıklı olmak,rahat,huzur ve güven içinde yaşamak her insan için de aslında vazgeçilmez güzel bir şey,ancak Fakir ve Yoksulun sırtından-Onu istismar ederek,(sözde) çeşitli “YASAL” siyasal, sosyal tedbir ve düzenlemelerle Onun İşinden “EMEĞİNDEN AŞINDAN-EKMEĞİNDEN” kısarak/keserek-çalarak ve de elbet aldatarak hasıl olan-HAKSIZ bir zenginliğin de hiç kimseye bir fayda ve yararı olmaz ve asla olamaz ki;Elbet Bugün “ÜLKENİN” fakir ve yoksuluyla beraber, zengin ve varlıklısı da-Kendini huzur, güven,mutluluk içinde görmüyor olmalı, ki gün geçtikçe yarınlarına dair olabilen “UMUDUNU” da giderek kaybediyor..

Yani! Siz,cazip teklif,teşvik ve telkinlerinizle (Kur garantili mevduat hesaplarınızla) belki Paralarını “BANKALARA” çekerek;Artan KUR/BEDELİNİ de şu Fakir,garip “HALKIN” sırtından ödediğiniz “ZENGİNLERİNİZİN” bu tasarruftan(Memnun olsalar bile)  mutlu ve umutlu olacağını mı var sayıyorsunuz? Eğer öyle bir fikir ve düşünceniz varsa-yanılıyorsunuz demektir, ki ancak bu yaptığınızın sadece kendi ikbaliniz uğruna,belki Zenginleri de alet ederek-sergilediğiniz sanal bir oyun olduğunu-Zira;Aslında Sizlerin  böyle (Zengini ya da Fakir düşünecek)bir niyetinizin olmadığı da o kadar aşikardır ki..

“Yılmaz ÖZDİL dünkü köşesinde bu olaya “ELİM KIRILSAYDI MEVSİMİ” demiş ve devamında da; Bu mevsim, sahte cennete lapa-lapa kar yağma mevsimidir, o mevsim gelmişse-Mevsimi hazırlayan iktidarın da sonu gelmiş demektir diyor.!”

Ancak!

Ben o kanaatte değilim, çünkü-eğer bir ülkede “ELİM KIRILSAYDI MEVSİMİ” diye kaskatı bir Nedamet-Mevsimi doğmuşsa bunda; Sadece İKTİDARLARIN değil, böyle kabul edilmez, MİLLETİ bizar eden tuhaf “MEVSİMLERİN” oluşmasında en az İktidarlar kadar- HALKIN, kendi adına İKTİDAR PARTİLERİNİ denetlesin diye görev verdiği MUHALEFETİN de Ve elbet bizzat “İKTİDARLA MUHALEFETİ asla sorgulamadan kendi haline bırakarak sadece seyreden-şu her şeye bigane olan-Neme lazımcı/teslimiyetçi,BİATÇI VE İTAATÇI korkak HALKIN da sorumlu olması gerekir..

Peki!

Biz Neden "MİLLETÇE" hep böyleyiz, ucu biraz menfaatimize dokunan küçük bir şeye karşı hemen tavır alarak celallenip kükrüyoruz Ve ancak bize zarar asla vermeyeceğini sandığımız her şeye karşı da hep-Yaşayan Ölüler gibi sürekli duyarsız, ilgisiz bir şekilde onu yok sayarak öteliyor sonra da-Pişkinlikle; İşimize/Gücümüze bakıyoruz NEDEN?

Çünkü!

“Sanıyorum ki, biz daha henüz "MİLLET" olamamış (Millet olmak sürecini bile henüz tamamlayamamış) farklı (özel) kültürlere sahip bir "HALK" katmanları halinde-sanki birbirimize mecbur olarak bir arada yaşayan kendine münhasır;Henüz tam Gelişmemiş sevgisiz/sevdasız, tasasız,örgütsüz,kendi başına buyruk pervasız ve görgüsüz-çok kaba, cahil ve nobran "İNSANLARDAN" müteşekkil garip, ham ve yavan bir toplumuz..”

Ve çünkü!

MİLLET, ancak kederde, kıvançta bir ve beraber olan akıllı, ferasetli, eğitimli, ilim ve irfan, ahlak ve edep, ülkü, hedef sahibi,azimli ve kararlı "MEDENİ" İnsanlardan oluşan-Örgütlü; Aydın, çalışan ,üreten, paylaşan makul ,makbul ve mücehhez bir "SİYASALVE SOSYAL" yapıdır.. 

Ne yazık ki!

Biz, bunca "DEVLET" deneyimimize rağmen- Ne yazık ki hala ideal (İnsan Unsurunu) inşa ederek derdini kendi derdi bilecek şekilde kucaklayıcı, yarasını sarıcı, öz güveni de yüksek akıllı, ferasetli ,eğitimli, çalışkan üretken ,paylaşımcı bir MİLLET" olmanın çok uzağındayız,ki; Hala kendi (özel)kültürel bireysel ve geleneksel(Dinsel, Irksal/Kavmi) aidiyetlerimizle beraber bir arada yaşayıp-Sanal kavgalar eşliğinde (sözde) mutlu bir şekilde yaşayıp-Ömrümüzü tüketmekteyiz.. Her neyse, gerçek bu..

Elbet!

“HAYAT” pahalılığına rağmen, “HAYAT” yine olduğu gibi renk ve desenleriyle beraber devam edecek ve ancak-ne yazık ki;Bu süreçte “HAYAT” her gün biraz daha yükselen bir trendle pahalılaşırken,her gün “İNSANIMIZ” da “AHLAK VE AMELİYLE” beraber biraz daha eriye-eriye “DEĞERİNİ” yitire-yitire ucuzlamaya devam edecektir..

Şüpheniz ki! Bu “UCUZ İNSAN PAZARINDA”,İktidarlar değişse bile-İNSANLARIN sahip olduğu ortak “AHLAK VE AMELİ” medeni değişim/dönüşümlere tabi tutularak, akli/insani değerlerle geliştirilip İNSANİLEŞMEDİKÇE;Sanıyorum ki bu “ELLERİM KIRILSAYDI” ucuzluğu da, her gelen yeni “İKTİDARA” karşı asla hız kaybetmeden devam edecektir..

Ancak!

Kimi İktisatçıların-İNSANI,“Menfaatinin peşinden koşan bir varlık  olarak taktir ve tarif ederek Tanımladıklarını” da belirtmeliyim..                                                                                                                                           Demem o ki’ “Aklen/AHLAKEN (Ucuz) değersiz İNSANLARDAN,içinde yaşadıkları TOPLUMUN fayda ve Yararına olabilecek(pahalı) değerli FİKİR, DÜŞÜNCE,DURUŞ Ve EYLEM biçimleri pek çıkmaz;Kendi menfaatinden (fayda Ve Yararından) gayrı..

SON/SÖZ;

Başka (SÖZE) gerek yok,çünkü bu yazı her (SEÇİMDEN)sonra değişmeden güncelliğini  koruyacaktır-Ve çünkü;HALKIMIZ Her SEÇİMDEN önce (PAHALILIKTAN) şikayet edecek ancak (İKTİDARA) desteğini sürdürerek-Asla hiç değişmeyecektir..

Sevgilerimle..