Bu bağlamda büyük şehirlerin adayları, görkemli törenlerle sezonun açılışını yapıyorlar…
Başta İstanbul büyük şehir olmak üzere, Ankara, İzmir, Adana ve Hatay gibi nüfusu kalabalık illerin adayları, karşılıklı iddialı vaatlerle sahaya indiler!
Kimi, seçmene ek kira yardımı vereceğini, kimi konut yapan vatandaşa yüzde 60’a varan destekte bulunacağını, kimileri ise seçildiklerinde, kenti yeniden inşa edeceklerini şimdiden ilan ettiler, bile!
Vaatlere bakılırsa, yerel seçimler sonrası, ülke güllük-gülistanlık olacak! Vatandaş zevküsefa içinde mutlu mesut hayatını yaşamaya devam edecek!
Ancak ekonomik göstergeler, siyasilerin söylediklerinin tersini anlatmakta! Son birkaç yıldır rayından çıkmış tren misali, ülke ekonomisi günden, güne kötüye gitmekte!
“Dünya tükenir, yalan tükenmez!” derler. Bu atasözü boşuna değildir! Gerçeğe aykırı durumları çarpıcı bir şekilde vurgulamak için söylenmiştir.
Ancak asıl önemli olan, seçmenin bütün bu vaatleri nasıl algıladığı hususudur!
Son birkaç yıldaki maaş ve ücret artışı oranı farklılıkları nedeniyle, vatandaşlar da maddi imkanlar yönünden, kendi aralarında kategorize oldular!
Ülkede artık; üst düzey gelire sahip zengin iş insanları, orta düzeyde geliri olan esnaf ve devlet memurları, açlık sınırı altında yaşamaya mahkûm emekli ve çalışanlar gibi kesimler oluştu!
Hal böyle olunca, nüfusun büyük bir kesiminin durumu çok kötü, hatta kötünün de altında, berbat oldu!
Yakın gelecekte, ekonomimiz için ufukta düzelme görülmediğine göre, siyasilerin de vaatlerine bakınca, insanın aklına nedense Orhan Seyfi Orhon’un “Umut fakirin ekmeği, ye Memet ye!” sözleri gelmekte!