Seçim öncesi zam olmaz, piyasanın ateşi bir süreliğine de olsa söner diye düşünüyorduk.
Ama hiç de öyle olacağa benzemiyor; her sabaha yeni bir zam torbasına uyanıyoruz.
Ülkeyi yönetenler de böyle bir zamanda, vatandaşı yani seçmeni tedirgin edecek karar alınmasını istemezler. Ama öyle anlaşılıyor ki, durdurulacak gibi değil, ekonomi kabına sığmıyor.
Seçimler bittikten sonra iğneden ipliğe her şeye zam gelmesi beklenen bir durum.
Bu acı reçeteyi daha ne zamana kadar içmeye devam edeceğiz bilemiyorum.
Toplumun büyük bir kesimi yani sabit ücretliler, emekliler, dar gelirliler, günü birlik çalışıp onunla geçinenlerin halini tarife gerek var mı bilemiyorum.
Mevsim kış, doğal gaz, elektrik faturaları onların canını ne çok yakıyordur.
Ekonomik olarak ülke ne zaman düze çıkar, fiyat istikrarı ne zaman sağlanır, etiketler ne zaman günü birlik değişmez olur, bütün bunları düşünmekten alıkoyamıyor insan kendini.
Bütün bunların üstüne bir de işsiz olanları, bir şekilde işsiz kalanları düşününce dünyanın ne yaşanmaz bir yer olduğunun ayırtına varıyor insan.
Ekonomi çok şey, hatta her şey!
Ekonomik olarak dardaysanız, neyin geniş olduğunun bir anlamı, suyun ne tatta olduğunun, güneşin sıcaklığının, yağmurun bereket olduğunun bir anlamı var mı?
Gerek kişi olarak, gerek toplum olarak ekonominiz iyi değilse, sesiniz de gür çıkmaz, sizi duyan da az olur, girdiğiniz toplulukta birçok değeriniz seçkin de olsa bulabildiğiniz iskemleye oturmak ve onunla yetinmek durumundasınız.
Sen nelere kadirsin ey para…