Yeryüzünde yaşayan tüm canlıların en önemli varlık gayesi; yaşamı boyunca belli bir imtihan sürecinden geçiyor olmasıdır.
Canlı ve cansız tüm varlıkları hiç yoktan var eden Yüce Allah, böyle takdir buyurmuş.
İlk insan Hz. Âdem’den beri nizam bu şekilde kurulmuş, kıyamet sabahına kadar da böyle devam edecektir.
Her bireyin imtihan metodu farklıdır: Kimisi malıyla, kimisi canıyla, kimisi yoklukla sınava tabi tutuluyor.
Söz konusu metotları say say bitmez.
Kimisi de bedenindeki herhangi bir eksik yanıyla yani engellilikle yaşam yolculuğuna devam ederek imtihan olmaktadır.
Söz konusu engelleri bedensel, zihinsel, görsel, işitsel ve benzer birçok şekilde sıralamak mümkün.
Bunların bazıları doğuştan, bazıları da sonradan meydana gelen/gelebilen durumlardır.
Evrenin nizamında bütün bunlar mevcut iken, birçoğumuz da bunları biliyor, duyuyor ve görüyorken, pekâlâ üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getiriyor, ya da bu yönde herhangi bir çaba sarf ediyor muyuz?
Gerek ferdi, gerekse kurumsal manada söylem ve eylemlerimizle engelli bireylerimizin yanında yer alıyor muyuz? Onların yararlanabileceği toplumsal hizmetler sunabiliyor muyuz?
Bu manada her birimize ayrı ayrı düşen görev ve sorumluluklar vardır.
Diyeceğim o ki; toplumumuzun önemli bir parçası olan engelli bireylere bol bol sıla-i rahim gerçekleştirmeliyiz.
Güleryüz göstermeli, tatlı cümlelerle hitap etmeli, “yaratılanı sev yaratandan ötürü” şiarıyla yaklaşım sergileyerek, gönüllerini fethetmeliyiz.
En önemlisi de toplumsal ve kurumsal hizmetler yaparken, onların da en güzel şekilde yararlanabileceği farklılıklar ortaya koymalıyız.
En güzel ve engelsiz yarınlarda buluşmak umuduyla, Cenab-ı Allah hepimizin imtihanını kolay kılsın inşallah.
Murat GÜRBÜZ