Murat Gürbüz

Tarih: 26.02.2024 13:46

FARKINDALIK

Facebook Twitter Linked-in

Toplum olarak hepimizin çevresinde veya ailesinde engelli bireyler bulunmaktadır. Hatta kendimiz de engelli olabiliriz.

Örneğin; doğuştan veya sonradan duyu organlarımızdan birini kaybetmemiz halinde,engelli duruma düşebiliriz.

Demem o ki; hepimiz birer engelli adayıyız.

Konjonktüre bu bakış açısıyla bakınca, empati yapmamamız mümkün değil. Peki,empatinin ötesine geçip bir şeyler yapmak mümkün mü?

Evet, o da mümkün:

Hastanelerde, bankalarda, kamu kurum ve kuruluşlarda, toplu kullanım alanlarda engelli bireylere öncelik tanımalı, toplu taşıma araçlarında ve park alanlarında yardımcı olmalıyız.

Kaldırımlardaki engelli geçiş noktalarını işgal etmemeli, engellilerin geçişgüzergahlarına aracımızı gelişigüzel park etmemeliyiz.

Yetkililerin de bu anlamda engelli aileleri bilinçlendirmesi için zaman zaman seminerler düzenlemesi elzemdir.

Bu minvalde sosyal hizmetler başta olmak üzere, belediye ve derneklere önemli görevler düşmektedir.

Ayrıca engelli bireylerin moral ve motivasyona önemli derecede ihtiyacı olduğunun bilincinde olmalı, onların lehine türlü olanaklar sağlamalıyız.

Asıl engel, kalplerde olmasın. Geriye kalan bütün engeller çözülür. En büyük engelin ise sevgisizlik olduğunu idrak etmeliyiz.

Kısacası içinde bulunduğum evren, engelsizlerin olduğu gibi, engellilerin de dünyasıdır.

Dolayısıyla, “hepimiz aynı dağın yeli, aynı bağın gülüyüz”. Kamusal ve toplumsal hizmetler, engelli bireyler dikkate alınarak yapılır ve onlara gereken önem verilirse sanırım dünya toplumun her kesimi için çok daha güzel olur.

Herkese sağlıklı güzel günler temennisiyle…

Allaha emanet.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —