Bayramlar, hem kutsal ve hem de güzel günlerdir; birçok insani duygunun öne çıktığı, barışanların arttığı, paylaşmanın, hal hatır sormanın, yaşlı ziyaretinin yoğunlaştığı günlerdir.
Bayramı tüketimin arttığı, gereksiz harcama kalemlerinin çoğaldığı bir konuma getirmemek gerekir.
Bir sıcak selam, bir tatlı tebessüm, vefa dolu bir hatırlama, geçmişi saygı ile anma neye yetmez ki.
Eski zamanlarda çocukları, harçlık vererek, şeker, tatlı ikram ederek sevindirmeye özel önem verilirdi.
Şimdi imkânlar değişti, ekonomi darboğaza girdi, eller cebe gitse de maalesef boş çıkıyorlar.
Gerçi çocuklar bunu anlamaz biliyorum onlar sevindirilmeyi, okşanmayı, ciddiye alınmayı gözler ve bekler.
Emperyal devletler üçüncü dünya savaşını Orta doğudan başlatma gayretindeler, bayram, seyran, kutsal gün dinlemiyorlar.
Diyorum ki dünyayı erkekler değil de kadınlar yönetse bu çatışma ve gerginliklerin çoğu bertaraf edilmez mi ya da hiç olmazsa bir çatışmaya evrilmeden savuşturulmaz mı?
Erkek egemen dünya özel gün, kutsal gün tanımıyor!
Deprem sonrası yaşantı bayramla uyum sağlıyor mu diye sorabilirsiniz!
Haklısınız birçok insanımız bayramda mezarlığa koştu, oradaki yakınlarıyla bayramlaştı hem de nemli gözlerle…
Kutsal değerler ve duygular böylesi acıları bir nebze de olsa hafifletiyor acı çekenlere dayanma gücü veriyor.
Kazasız belasız yeni bayramlarda buluşma ümidini hep canlı tutmalıyız.
Sevmeli ve sabretmeliyiz.